SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2430 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا عِيسَى حَدَّثَنَا عُثْمَانُ يَعْنِي ابْنَ حَكِيمٍ قَالَ سَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ عَنْ صِيَامِ رَجَبٍ فَقَالَ أَخْبَرَنِي ابْنُ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَصُومُ حَتَّى نَقُولَ لَا يُفْطِرُ وَيُفْطِرُ حَتَّى نَقُولَ لَا يَصُومُ

 

Osman Ebu Hakîm'den, demiştir ki: Said bin Cübeyr'e Receb ayının orucunu sordum. (Cevaben) dedi ki: Ibn Abbas (r.a.) bana şöyle haber verdi; "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (bazan) oruç tutardı, o kadar ki biz "(artık) iftar etmeyecek" derdik. Bazende oruç tutmazdı da biz (artık) oruç tutmayacak derdik.

 

 

Diğer tahric: Buharî, savm; Müslim, siyam; İbn Mâce, siyam; Nesaî, siyam; Ahmed b. Hanbel, I, 227, 231, 241, 301, 321, 326; III, 104r 179, 230; Darimî, savm 33.

 

AÇIKLAMA:

 

Hadîs-i şeriften anlaşıldığına göre Nebi (s.a.v.) nafile oruç tutmaya başladığı zaman epey devam eder ve ashab’dan bazıları "galiba Rasulullah hiç ara vermeden devamlı oruç tutacak' 'derlermiş. Efendimiz bir de orucu kesti mi, uzun müddet tutmaz ve ashab onun, bir daha oruç tutmayacağını zannederlermiş. Yani Hz. Pey-gamber'in oruçlu günleri de, oruç tutmadığı günleri de uzun zaman de­vam edermiş.

 

Metinden anlaşıldığına göre İbn Cübeyr Hz. Nebi’in bu orucu­nu, receb ayının orucu konusundaki bir soruya cevap olarak nakletmiştir. Bundan Hz. Peygamber'in Receb ayındaki orucu böyleymiş gibi bir sonu­ca varılmaktadır. Hadisin Müslim'deki bir rivayetinde îbn Hakîm'in İbn Cübeyr'e sorusunu Receb ayında sorduğu da ifade edilmektedir.

 

Buhârî'nin Hz. Aişe'den yaptığı rivâyet de ise, nafile oruca başladığı zaman buna uzun müddet devam edişi sonra da uzun müddet oruç tutmayışı onun devamlı halidir. Yani receb ayına mahsus değildir. Müslim'in bir rivayetinde de hiç receb anılmadan, "Hz. Peygamber (s.a.v.) ramazandan başka hiçbir zaman bir ayı baştan sona oruçlu geçirmedi. Oruç tuttuğu zaman öyle tutardı ki bir kimse, hayır vallahi bir daha orucu bırakmayacak derdi, orucu bıraktığında da öyle bir bırakırdı ki, bir insan hayır vallahi bir daha oruç tutmayacak derdi." Buhârî'deki bir rivâyetde aynen böyledir.

 

Bu rivayetlerden anlaşıldığına göre İbn Cübeyr'in kendisine receb ayının orucunu soran şahs'a İbn Abbas'dan duyduğu bu haberi nakletmesi receb ayı ile başka aylarda tutulan nafile oruçlar arasında fark olmadığına işaret içindir.

 

Sünen-i İbn Mâce'de, İbn Abbas (r.a.)'dan Peygamber (s.a.v.)’in receb orucunu nehyettiğini ifâde eden bir rivayet vardır. Ancak o hadis'in ravileri arasındaki Davud b. Atâ tenkid edilmektedir. Bu yüzden, işaret edilen hadis, zayıf kabul edilmektedir, İbn Mâce'deki bu hadisin sahih olması halinde, nehy başka zamanda değil de sadece receb ayında oruç tutmaya hamledir.

 

Ahmed'b. Hanbel "Sadece receb ayım baştan sona oruçla geçirmek mekruhtur. Ama bayram ve teşrik günleri dışında senenin tamamını oruçla geçiren kimsenin recepte oruç tutmasında beis yoktur. Sadece recep ayını oruçla geçirmek isteyenler ramazana benzememesi için bir kaç gün tutmazlar” der.

 

Receb ayında tutulan oruçlar ve edilen ibadetlerin fazileti konusunda hadis kitaplarında bazı rivayetlere rastlanmaktadır. el-Menhel sahibi bunların bir kısmının bâtıl (geçersiz boş), bir kısmının da zayıf olduklarını söyler ve misal olmak Üzere bir çok hadis nakleder. Bunlardan ikisi şöyledir:

 

1. Taberanî Said b. Ebi Raşid'den Hz. Nebi'in şöyle buyurduğunu nakleder: "Receb ayında bir gün oruç tutan, sanki tüm sene oruç tutmuş gibidir.

 

Bu ayda bir hafta oruç tutana cehennemin kapıları kapanır, sekiz gün oruç tutan için de cennetin sekiz kapısı açılır. On gün oruç tutan, Allah*tan neyi isterse, Allah ona verir. On beş gün oruç tutana da sema’dan birisi, geçmiş günahların bağışlandı, amele yeniden başla diye sesle­nir. Buna ilave edene de Allah ilave eder."

 

Bu hadis batıldır. Hafız İbn Hacer, "Bu sözlerin uydurma olduğunda hiç şüphe yok" der.

 

2. Beyhaki’nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz cennette receb adında bir nehir vardır, onun suyu sütten çok daba beyaz ve baldan daha tatlıdır. Recebte bir gün oruç tutana Allah bu sudan içirir." Bu hadis de zayıftır.

 

İbnü's-Sübkî, Muhammed b. Mansur es-Sam'anî'nin "Receb ayının orucunun müstehap olduğu konusunda sabit bir sünnet yoktur bu konuda rivayet edilen tüm hadisler zayıftır" dediğini nakleder.

 

Müstehab: Sünnet'in bir türüdür, Nebi s.a.v.'in yaptığı ibadetlerdir, yapılmaması günah icab etmez. Yapılması ise yüksek dereceli hayır kazandırır. Yani İbn Subki Receb ayında oruç tutmanın sünnet olduğunu bildiren hadisler zayıftır diyor. 

 

İbn Hacer eserinde şöyle der: "Receb’in fazileti, tamamının orucu, onda bazı günlerin orucu ve muayyen bir gece’nin namazı, konusunda delil olmaya elverişli hiçbir hadis vârid değildir."

 

Nevevî de üzerinde durduğumuz hadisi şerhederken şunları söylemektedir: "Zahir olan şu ki Said b. Cübeyr'in bu istidlalden maksadı receb’in Oruc’u konusunda ne bir teşvikin, ne de bir nehyin olmadığına işarettir. Aksine recep orucunun hükmü, diğer aylardaki orucun hükmü gibidir. Özel olarak receb ayının orucu konusunda ne teşvik ne de sakındırma mahiyetinde bir hadis mevcut değildir. Ama orucun aslı menduptur. Sünen-i Ebû Dâvud'da Hz. Peygamber'in haram aylarda oruç tutmayı teşvik eden bir hadîsi vardır. Receb ayı da haram aylardandır."   

 

Receb ayında oruç tutmayı teşvik mâhiyetinde sahih bir hadis bulunmayıp bu konudaki rivayetlerin batıl olduğu konusunda bir çok eserler, risaleler yazılmıştır. Fakat bunlar içerisinde en güzeli yukarıda naklettiğimiz Nevevî'nin sözleridir. Yeni bir ibadet ihdas etmemek ve Hz. Nebi'in yasağı bulunmaması kaydıyla, Allah rızası, için tutulan orucun zararı olmaz, sevabı olur.